1 Eylül 2010 Çarşamba

Beyin Göçü Mevzusu

   Beyin göçü de nedir acep, diyenler olabileceğini tahmin ettiğim için işe teknik bilgi vererek başlamak istiyorum. Beyin göçü iyi eğitim görmüş, kalifiye ve yetenekli işgücünün yetiştiği az gelişmiş/gelişmekte olan bir ülkeden gelişmiş bir ülkeye akışı/göçü olarak tanımlanabilir. Ülkemizde etkileri Cumhuriyet sonrasında görülse de, şimdi daha net hissedilmekte, ama terim olarak bilinmemekte. Görüldüğü üzere öyle pek de hayırlı bir şey değil, gelişmek üzere olan ve zeki insanlara ihtiyaç duyan ülkeler için. Türkiye'yi buna dahil edebiliriz, çünkü son yıllarda yurtdışına okumaya giden ve geri dönmeyen öğrenci sayımız çok fazla.

    Elbette, gidip de dönenlerimiz de var kaymak işler bulup karnı tok sırtı pek olan. İnkarsız. Fakat asıl mevzu neden bu çocuklar göçüp gidiyor? Neyi yetmiyor bizim cennet vatanımızın, diyenlerin sesini duyabiliyorum, ama yetmiyor efendim işte bazen bir şeyler! Ben de bir zamanlar bu kervana katılmak isteyen gençlerden biriydim, oradan biliyorum meseleyi.

    Türkiye'de malum bir işsizlik sorunu var üniversiteli gençler için. Bu öğrenciler üniversiteden mezun oluyor, fakat sonra görüyorlar ki bilmem kaç sene boşa gitmiş. O sınav senin bu sınav benim, o kapı senin bu kapı benim ellerinde CV gezen bir gençlik bu. Üstelik bazı şirketler yurtdışında okumuş öğrenciyi daha makul görüp onu işe alınca da, bu gençliğin de aklında tek bir şey beliriyor: Kaçmak.

    Daha iyiyi, daha güzeli kim istemez? Bu bir vatanı milleti satmak meselesi değil, hayatını kurtarmak meselesi. Kimse rahatken vatanını terkedip elin memleketinde sürünmek (sürünenler çoğunlukta oralardayken) istemez. Daha iyi eğitimse amaç, evet, yine haklılar. Türkiye'deki üniversitelerimizin hiçbiri dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına girememişse, derli toplu hocaların bulunmadığı, ne idüğü belirsiz dersler işlenip, müfredat yenilenmemişse, kimse Türkiye'de eğitim yok diyene kızma hakkını kendinde bulamaz.

    Eskiye göre, yurtdışında eğitim bayağı bir ucuzladı. Bu da beyin göçünü tetikleyen bir diğer etken. Firmalar okullarda tezgah açıp resmen pazarlık yapmaya başladılar öğrencilerle. ABD 5000$, gel vatandaş gel diyen bir çalışan görsem hiç şaşırmayacağım... Öğrenciler tanıdım ailelerine tarla takka sattırıp bu yola baş koyan, gidene dur demek olmaz diyenler vardır tabii bir de...

    Neden dur dememek gerek? Kolayı bu olduğu için mi? Her yıl binlerce zekayı kaybetmek sizin için ne anlam ifade eder bilmem ama bu ülke zekanın damlasına muhtaç bugünlerde özellikle... Ünlü doktorlarımızı, avukatlarımızı ve işadamlarımızı yurtdışında gördükçe isyan etmek istiyorum. Neden benim ülkem oralar kadar yaşanılası değil diye. Çığlığım nerelere kadar gider bilmem ama, sistem böyle gittikçe daha çok çığlık yükselecek gibi görünüyor bu ülkeden.

    Eğitimdeki çöküşler bir ülkede bir şeylerin yanlış olduğunun en güçlü kanıtıdır. Sözüm ona iyileşiyormuşuz, daha da iyi olacakmışız (Allah iyilik versin efendim, ama kime???!), hayatımız mışlarla geldi de geçiyor. Hala millet ufak tefek hesapların peşinde... Mitinglerde nedense hiçbir lider eğitimden dem vurmuyor!

    Bir korku mu var acaba içlerinde eğitimli bir millete karşı? Neden olmasın? Belki de aydınların gücünden korkuluyordur, onların kılıçtan keskin kaleminden, sözlerinden. Bu siyasetçiler doğrunun ta kendisinden korkuyor, eee adı üstünde siyasetçi, biz de çok şey bekliyoruz canım onlardan!!!

    Beyin göçünden siyasete yaptğım keskin geçişin etkilerinden kurtulmak için yazımı burada bitiriyorum. Keşke gençlerimiz kalsa, gitmese diyeceğim ama ne dilim varıyor savunmaya bu şartları, ne de elim buna izin veriyor zaten...

1 yorum:

  1. doyduğun değil, lüxlerini karşıladığın yer vatanındır.

    YanıtlaSil