30 Nisan 2011 Cumartesi

Asil Yalnızlık: Fado

     Fado... Dört harften oluşan ve 19. yy'dan bu yana Portekiz'in halk müziği olarak da bilinen, İber Yarımadası'nın en yalnız ve içli ezgilerini barındırır bu dört harfli kelime. Fado sadece bir müzik değildir; zira o içinde Portekiz insanlarının özlemini, aşkını ve kaderciliğini taşır. Taşıması zor olan tüm yüklerinizi Fado'ya verir, sonra da onu dinlemenin kederiyle yanarsınız eğer Fado dinleyenlerdenseniz. Perdeleri yavaşça kapatır, loş ışıkta kim bilir neleri yad edersiniz dinlerken bu içten ritimleri Portekiz gitarı eşliğinde... Fado Portekiz'le özdeşleşir ve hiçbir ülke onun kadar iyi bilemez ''Saudade'' kelimesinin anlamını...

   ''Saudade'' nostalji anlamına gelir Portekizce. Fado'da sadece geçmişinizi anarsınız, ondan gelecek beklemeyin. Size mutluluğu garantilemez, o bunun için yaratılmamıştır. Eğer dibine vurmak istiyorum ben bu gece hayatın derseniz; Fado sizin en yakın arkadaşınız olur o gece ve sizi asla yalnız bırakmaz. Herkes giderken umarsızca, siz sadece Fado ezgileriyle duygularınızı dile getirir ve acı çekerken bile farkındalık duygusunu yaşarsınız. Fado size nasıl acı çekileceğini öğretir. Acının bile sanat haline getirilip insan ruhunu besleyebileceğini öğrenirsiniz ondan. Özlem duygusunu verir size, eğer yaranız varsa Fado dinlerken, vay halinize!

   Portekiz bana hep yalnızlığı anımsatan bir ülke olmuştur zaten. Coğrafyasına bakıldığında da Avrupa'nın en batısındaki, sanki İspanya'nın haritada her an yutuverecek gibi durduğu bu ülke çok yalnızdır benim nezdimde. Kırgın bir duruşu vardır onun, yüzünü batıya dönmüş; tüm dertlerine sırt çevirmiştir. Portekiz güneşi umudu arar, maceraperesttir ki tarihteki kaşiflerin çoğu bu ülkeye aittir. Her an Atlas Okyanusu'na atlayıp intihar edecek izlenimi uyandırır insanda. Fado bu topraklarda doğmuştur, belki de bu sebepten. Tam atlamak üzereyken umut kırıntısıyla beslenen, tünelin sonundaki minnacık ışığı bulan insanların öyküleri Fado'yu bugünlere taşımıştır.

    Yolunuz bir gün Portekiz'e düşerse eğer, sakın dinlemeden geçmeyin bu güzelim müziği. Porto şarabının içinde kaybolurken, son bardakta aradığınızı bulursunuz belki de. Fado size özlem duygusunu öğretir, yıpratır. En azından özlersiniz, gidenlerin ardından baktığınız zamanları. Zamanı durdurun ve ışıkları kapatın bir müddet eğer Fado sarmışsa dört bir yanınızı. Usulca kedere boğulur, vurgun yiyerek yüzeye çıkarsınız belki. Fado sizi tedavi etmez, hatta yaranızı daha da deşer. Ama o an hissettiğiniz kalp acısı depreşince ve sevdiklerinizin silik gölgeleri gözünüzün önüne gelince ''Buna değdi'' dersiniz.  Portekizli kadınların sevgilileri için denize yaktıkları ağıtlar ruhunuzun en ücra köşelerine girer, o kapıları tek tek açar...
 
    Fado size özlem duygusunun asilliğini anlatır taa Atlas Okyanusu'ndan bu tarafa seslenerek. Yeni başlayanlar için Mariza ve Amalia Rodrigues iyi gelecektir. Gün gelir asil bir yalnızlık duygusuyla düşmek istersiniz, o zaman  Fado'ya bir uğrayın...  Beni  uzun zamandır bağrına basan bu müzik, hakkını verecektir; eminim... Gün gelir de İber'in batısındaki bu yalnız ülkeye gelirseniz, Fado'yu da selamlayın. Benim uzun süre selamlayacağım gibi. O selamınızı karşılıksız bırakmayacaktır; kefilim...

                                                                                                                                          Adeus!
 

4 yorum:

  1. Süper yaa, sanki Discovery belgeseli tadında blog :)

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim ilginç yorumun için. Discovery Channel tadında olması için zaten uğraşım. Yoksa ne diye blog açardım :))

    YanıtlaSil
  3. lan bu bloga bayıldım.
    gazetecilik hayalim bu araada

    YanıtlaSil
  4. teşekkür ederim :) umarım hayaline kavuşursun, ben de henüz yoldayım.

    YanıtlaSil