12 Mayıs 2011 Perşembe

UNUTULAN COĞRAFYA: LİBYA

Ülkeler vardır, savaşlara neden olurlar. Gittikleri yerlere silah ve bomba taşırlar korkunun yanında. Elleri kanlı dönerler, kimse umursamaz. Hayatlar çalarlar, hayatları bitirirler. Birinin umudu diğerinin korkusu olur yakıp geçtikleri yerlerde. Ülkeler vardır, savaşlar yaşarlar istemsiz. Seçilmiştirler zaten, bir bahaneye bakar savaş ateşinin ilk kıvılcımı. Kanla öderler zaferlerinin bedelini. Savaş onlara gelir, canlar feda ederler bağımsızlık için. Savaşlar vardır türlü türlü. Siyasi ve ekonomik olanı en alçaklardır. Paranın konuştuğu yerde susar insanlar. Lal olurlar sebepsiz yere hiç susmazken gerçekte. Libya ise suskunluğunu terk etmiş ve bedel ödemeye hazırlanmıştır. İç Savaşın çarpıcı etkileri sürerken, Libyalılar şu an ne durumda? Bedel sadece kanla mı ödendi?

    Libya İç Savaşı’nın yankıları hala sürerken geçtiğimiz günlerde yaşanan insanlık dramı gözlerin tekrara Kuzey Afrika’ya çevrilmesine neden oldu. Ölüm ve açlık tehlikesi altında yaşayan Libya halkı sığındığı Tunus sınırında çok zor günler geçirmekte. Kaddafi rejiminden kaçarken Tunus’a sığınan ve sınır bölgelerindeki Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin kurduğu mülteci kamplarında hayatlarını sürdürmeye çalışan Libyalılar için durum hiç de iç açıcı değil. Libyalılar burada yeni bir şey öğrendi: Savaş sadece füze ve bombalardan kurtulmakla bitmiyor. Sefalet içinde yaşamak Libyalıların yeni kaderi haline geldi. Yaklaşık 3000 kişinin barınmaya çalıştığı kamplarda insanlar yakıcı Afrika güneşi altında nefes almaya çalışıyor.

    Çadırlarının içinde tavuk besleyen aileler, hastalıkla boğuşan çocuklar ve 23 yaşındaki Muhlise gibi ailesini kaybettikten sonra ölüm orucuna girenlerin bulunduğu mülteci yerleşkeleri çeşitli olaylara şahit olmakta. Libya’da asıl hedefin siyahi insanlar olduğunu savunan siyahi mülteciler göç etmek zorunda kaldıklarını, yoksa onlarında Çadlı askerler sanılıp Libya halkı tarafından linç edileceklerini söylediler. Yakın zamanda bölgeye Etiyopya’dan da mülteci akını görüldü. Etiyopyalılar savaş kendilerine sıçramadan kendilerini garanti altına almak istiyorlar. Bu koşullar altında BAE kampının daha insani olduğu söyleniyor.

    Tunus sınırındaki mültecilerde vaziyet buyken, Akdeniz’e açılanlara ne oldu? Geçtiğimiz günlerde NATO’nun başını oldukça ağrıtan 72 mültecinin Akdeniz’e insani yardım olmadan salıverilmesi ve içlerinden en az 60 kişinin yolda ölmesi olayı birçok soruyu da beraberinde getiriyor: NATO ölümlere göz mü yumdu? Söylenenlere göre teknedeki mültecilerin yardım çağrılarına NATO yanıt vermedi. Mültecilerin 25 Mart’ta başlayıp, 10 Nisan’da Misrata kentinde kıyıya vurmaları üzerine hüsranla sona ermiş olan yolculuklarında yaşananlar BM’yi kızdırdı. UNHCR sözcüsü Laura Boldrini: ‘’Akdeniz vahşi batı haline getirilemez. Denizde mahsur kalan insanları kurtarmayanlar cezasız kalmamalı’’ diyerek BM tepkisi dile getirdi. NATO ise sadece soruşturma açılacağını söylemekle yetindi.

    15 gün boyunca teknede yaşanan ölümlerin sebepleri açlık ve susuzluk. Gemiden sağ kurtulanların verdiği ifadeye göre ölenlerin cesetleri 24 saat geçtikten sonra denize atıldı. İki hafta boyunca açık sularda sürüklenen ve ölüme terk edilmiş mültecilerden ikisi de karaya çıktıktan sonra hayatını kaybetti.

    Libya içeride ve dışarı da çeşitli sorunlarla uğraşırken ABD’nin sorumsuz tutumu gözden kaçmadı ve yabancı basında da tepkiyle karşılandı. Peki Libya’yı ne bekliyor? Hepimiz bunun yanıtını merak etmekteyiz, fakat ABD Bin Ladin örneğinde de olduğu gibi medyanın hedefini saptırarak dikkatleri başka yöne çekmek istiyor. Bu da hepimizin aklına şunu getiriyor: Libya Irak mı olacak? ABD’nin sanal gündem yaratma çabalarının sonuçsuz kaldığın görüyoruz, öyleyse çözüm ne? Çözüm ABD’nin bu işten çık(arıl)ması ve Libya halkına kaderlerini kendilerinin belirleyebileceği bir ülke sunulmasıdır.

   İnsan hakları söz konusu olduğunda kendine toz kondurmayan batının buna ne derece katkısı olur bilinmez. Umutlarla yaşıyoruz ve faşizmin sona erdiği ve demokrasi bayrağının dalgalanabileceği bir Libya şimdilik hayal gibi görülüyor. En azından hayal etmeye değer değil mi?

6 yorum:

  1. abd'nin ekonomik krizin etkilerini silmesi lazım. bunun için savaştan güzel yol var mı?

    YanıtlaSil
  2. elbette yok, kim inanır ki onun Libya'nın bağımsızlığının peşine düştüğüne.

    YanıtlaSil
  3. Bu sorular senin kadar olmasada benim beynimdede çalkalanıyor.
    Belkide gerçekten Libyanın sonuda ırak olcak.

    İnsan hakları mı dedin sen?Şuan kimsenin aklında olmayan birşey her seferinde görmezden gelinen arkaya atılan birşey!ama buna bir karşılık verilecek olduğunda(ödül gibi)en kutsal, en mükemmel,en medeni şey insan hakları.

    en azından hayal etmeye değer kesinlikle...

    YanıtlaSil
  4. Hayal bile olsa barışın adı güzeldir. Teşekkürler yorum için...

    YanıtlaSil
  5. teşekkür ederim canım beni 'mimlediğin' için :))

    YanıtlaSil